BEBEĞİN YAŞADIĞI DOĞUM TRAVMASI
Pa, 05/16/2021 - 13:59 tarihinde admin tarafından gönderildi

 

 Herkese merhaba, bugün sizinle doğum travmaları hakkında konuşmak istiyorum. Aslında bu konuyu iki farklı açıdan ele alabiliriz; annenin yaşadığı doğum travması ve bebeğin yaşadığı doğum travması olarak… Fakat ben bugün bebeğin yaşadığı doğum travmasının ne olduğundan, türlerinin ne olduğundan, bu travmaya neyin sebep olduğundan ve doğum travmasının nasıl teşhis edildiğinden bahsedeceğim.

 Öncelikle doğum travmasının ne olduğundan başlayalım… Doğum travması, doğum esnasında anne ya da bebeğin fiziksel bütünlüğünü tehdit edecek bir durumun ortaya çıkması veya anne tarafından bu şekilde algılanmasıdır. Doğum travmaları; doğum esnasında meydana gelen ve bir kısmı tıbbi yardım ile iyileşebilen, bir kısmı kendiliğinden geçen, bir kısmı ise kalıcı olan hasarlardır. Bebekler için doğum travmasından iki şekilde bahsedebiliriz. Bunların ilkinde fiziksel bir sorun söz konusudur. Fiziksel sorunlar bebekten kaynaklanabildiği gibi doğumu gerçekleştiren doktordan da kaynaklanabilir. Doğum sürecinde nazik olmayan doktorlar tarafından uygulanan elle müdahaleler, fazla baskı veya çekiş gücü uygulanması yumuşak doku hasarı, kemik kırığı ve sinir zedelenmesine zemin hazırlar. Bebek kaynaklı nedenlerin başında bebeğin kilosu yer alır. Olması gerekenden daha fazla kilo ile doğan bebeklerde doğum travması görülme olasılığı, diğer bebeklere göre daha fazladır. Ayrıca doğumun, hamileliğin 37. haftasından önce gerçekleşmesi, annenin normal doğum yapabilmek için pelvisinin uygun olmaması, bebeğin doğum için uygun pozisyonda olmaması, bebeğin 4 kg ve üzeri doğması ve Distosi (zor doğum) söz konusu olduğunda doğum travması yaşanma olasılığı yüksektir. Bununla birlikte, doğum travması yaratan diğer bir faktör ise doğum ortamlarında anne ve bebek buluşmasına gerekli özenin gösterilmemesidir. Nasıl bir özensizlik bu derseniz, hadi bir düşünelim… Mesela doğum büyük bir gürültü ve panik ortamında gerçekleşir. Anne aşırı stres ve korku içindedir. Sağlık personeli panik içindedir. Bu ortamda doğan bebek ani ve sert darbelerle çekiştirilir, ilk defa yerçekimiyle karşılaşır ve kordonu kesilerek anneden uzaklaştırılır. Üstüne bir de eskiden (ve belki de hala) baş aşağı tutulur ve ayaklarına sert darbelerle vurulurdu ve bu, bebek için bir travmaydı aslında... Bunlara ek olarak belki de en travmatik olanı ise ortamda bebeğin tanıdığı bir ses olmamasıdır.  

  Bahsettiğimiz bu doğum esnasındaki travmaları, bebek hafızasına kaydeder. Gelin buna bir örnek de verelim… Mesela, hamile kadının suyu gelmiştir ama doğurmak için bir ambulansla hastaneye gitmesi gerekiyordur. Oradan itibaren bir ‘çıkamama korkusu’ başlar. Bu korku ileriki hayatta, örneğin kapalı yerde kalma korkusuna neden olabilir. Doğum esnasında anne birçok sebepten dolayı alarma geçer, ani bir durum gerçekleşebilir, kesik atılması gerekebilir vs… Bebek bu alarmların da hepsini hisseder.    

 Aslına bakılırsa her doğum, anne için değilse bile, bebek için bir travmadır. Çünkü 9 ay 10 gün kaldığı kapalı bir ortamdan açık bir ortama çıkacak, her tür yaşamsal ihtiyacını annenin kanıyla sağlarken, dışarı çıkıp hava alacak ve başka bir besin kaynağı kullanacak… Bu bile tek başına yeterlidir aslında travma için… 

  Gelin bir de fiziksel hasara yol açan doğum travmalarının türlerinden bahsedelim. Yapılan istatistiklere göre, doğum travmasında en çok hasar gören bölgeler; bebeğin kafası, omuz ve boyun bölgesi olmakla birlikte, en yaygın görülen doğum travmaları ise şunlardır:

 

-Caput Succedaneum (Bebeğin kafa derisinde şişmeler ya da çürükler meydana gelmesi)

-Cephalohematoma (Kafatası dış zarının altına kan oturması)

-Morarmalar (Doğum kanalından geçerken yaşanan fiziksel stres veya cerrahi cihazlar sebep olur)

-Subkonjoktival kanama (Bebeğin gözündeki küçük kan damarlarının hasar görmesi)

-Bell Felci (Bebeğin yüzündeki sinirlerin, doğum esnasında zarar görmesi)

-Oksijensiz kalma

 

 Son olarak doğum travmasının nasıl teşhil edildiğinden de kısacık bahsetmek istiyorum. Bildiğiniz üzere doğumdan sonra anne ve bebek muayene edilir ve doğum esnasında bir zarar görülüp görülmediği teşhis edilir. Nasıl teşhis edilir sorusunun cevabı ise Apgar Puanlama Sistemi. Bebeğin durumunun değerlendirilmesi için kullanılan bu Apgar puanlama sistemi; bebeğin solunum gücü, kas gücü, refleksleri, beden rengi ve kalp atışlarının, doğumun ardından birinci ve beşinci dakika kontrol edilmesini içerir. Verilen puanlara göre bebeğin risk taşıyıp taşımadığı belirlenir ve eğer tehlikeli bir durum söz konusu ise acil mühahaleler gerçekleştirilir.

 

Kaynakça: Bülbül A, Okan F, Nuhoğlu A. (2006). Birth Associated Physical Traumas of the Newborn. Med Bull Haseki, 44(3).

                                                                     Stajyer Psikolog İpek Kahyaoğlu

                           Sorularınız için benimle iletişime geçebilirsiniz: [email protected]