korku
Sa, 06/29/2021 - 13:40 tarihinde admin tarafından gönderildi

Korku; sinirlilik, sevinç, mutsuzluk gibi bir duygudur. Fakat, dışa vuruş şeklinin farklı olması ve önemsenmediğinde büyük sorunlara yol açabilecek olması bizi çoğu zaman nasıl bir yaklaşım geliştireceğimizi bilmediğimiz durumlarla karşı karşıya bırakabilir. Bilhassa, ebeveynlerin 0-6 yaş arası çocuklarında tecrübe ettikleri hayaletlerden, canavarlardan, hayvanlardan, yalnız yatmaktan, doktorlardan, ebeveynden ayrılma korkuları aileleri tedirgin etmektedir.

  İnsanların hayatta kalmalarını sağlayan savaş ya da kaç dürtülerinin oluşabilmesi ve durumlara göre nasıl şekilleneceğine karar verilebilmesi için korku, gelişimsel açıdan gerekli bir duygudur. Çocuk, her yeni tanıdığı nesneye veya duruma yabancıdır, içinde bulunduğu sosyal ortamları farklılaştıkça kaygı nesnesi farklılaşmaktadır: 0-2 yaş yüksek seslerden ve anne-babadan ayrı kalmaktan, 2-4 yaş çocuklar karanlık, doktor korkusu, hayvan korkusu gibi biraz daha somut şeylerden korkarlar. 5 yaş çocuğu vücudunun incinmesinden, mesela bir yeri kanadığında endişe edilecek bir şey olmasa bile, korkabilirler. 6 yaşında çocuk artık soyut düşünmeye başladığı için hayaletlerden, öcülerden korkmaya başlayabilir. Tabi ki korku yukarıda belirtilen yaş aralıkları içinde gelişecek diye sıkı bir kural yoktur, örneğin 5 yaşındaki bir çocuk hem 6 yaşındaki bir çocuk hem karanlıktan hem de annesinden ayrı kalmaktan korkabilir, fakat genelde sıralama bu şekilde gerçekleşir. 

  Ebeveynler, çocuklarının korkularını küçümseyerek, ‘’sen artık büyüdün, kocaman adamsın korkulacak ne var’’ gibi cümleler sarf etmemelidirler. Bunun yerine çocuklarının korkularını ciddiye alarak, korkularını paylaşmalıdırlar. Korkunun nedenini araştırılmalıdır. Çocuklara, korku filmleri izletilmemelidir ve korku masalları anlatılmamalıdır. Çocuğun söz dinlemediği durumlarda, korkutulması kesinlikle yanlıştır. Güven ortamının olduğu aile ortamlarında, ebeveynlerin desteğiyle, bu durum kolaylıkla çözülebilir.

    Ancak çocuktaki korku yaşam kalitesini etkileyen, uyku ve yemede problem, aşırı heyecan, endişe, sinirlilik, kas gerilmeleri, aşırı duygusallık, avuç içlerinde terleme, sık tuvalete gitme, ürperme, kan basıncının ve kalp atışının artması, huzursuzluk gibi fiziksel ve/veya ruhsal belirtilerin görülmesi durumunda bir uzmana danışılması faydalı olabilir.